Tüm dünyada özellikle ergenler ve genç erişkinlerde internet kullanımı; akademik, eğlence, sosyalleşme, alışveriş ve bunun gibi farklı amaçlarla her geçen gün katlanarak artmaktadır. Son 15 yılda internet kullanıcı sayısı %1000 artmıştır. Davranışsal bağımlılık olarak kabul edilen internet bağımlılığı, internet kullanımı üzerinde kişinin kontrolünü kaybetmesi veya aşırı internet kullanımı olarak olarak tanımlanmaktadır. İnternet bağımlısı kişiler internete bağlanamadığında sinirlilik, kaygı, çökkünlük gibi belirtiler gösterebilir ve aşırı kullanım nedeni ile okul başarısı veya meslek yaşamı olumsuz etkilenebilir. Yapılan çalışmalarda tanı kriterleri ile ilgili ortak bir anlaşma olmasa da en az 3 ay süre ve ortalama 6 saatin üzerinde internette zaman geçirmeye bağlı işlevsellik bozulması internet bağımlılığı kabul edilmektedir.
Uzak Doğu ülkelerinde interet bağımlılığı %2,4-%37,9 arasında oldukça fazla görülmektedir. Avrupa ülkerinde ise %3,1 ile %18,3 arasında saptanmıştır. Yapılan çalışmalarda internet bağımlılığı için çeşitli risk faktörleri tanımlanmıştır. Erkek cinsiyet, genç olmak, ailede yüksek gelir seviyesi, internette geçirilen zaman, sosyal ve oyun uygulamalarını kullanma, dürtüsellik, yalnızlık, depresyon, anksiyete sayılabilecek risk faktörlerindendir.
İnternet bağımlılığı hızla yayılmaktadır. Bunun önemli nedenlerinden biri insanların hoşlanmadıkları düşünce ve stres yaratan durumlardan rahatlamak amaçlı kaçmasıdır. İnternet insanların gerçek kimliklerini saklayabildikleri, gerçek dışı ikinci bir yaşam oluşturdukları, farklı biriymiş gibi davrandıkları bir ortam sağlamaktadır. Kişiler bu nedenle reddedilme, küçük düşme gibi duygulardan kaçındıkları bu ortamda bütün vakitlerini geçirebilmekte ve dış çevreden kopmaktadırlar.
İnternet bağımlılığının tedavisinde ek psikiyatrik hastalıklar sık görülmektedir. Özellikle dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB), depresyon, anksiyete ve obsesif-kompulsif bozukluk (OKB) eşlik edebilir. Tedavide eşlik eden psikiyatrik eş tanı varsa onu da düşünerek antidepresan tedaviler başlanabilir. Psikoterapilerden özellikle Bilişsel Davranışçı Terapilerin çalışmalarda etkinliği gösterilmiştir. Grup terapilerin de tedavi de yeri vardır. En etkili tedavi ilaç ve psikoterapinin beraber uygulanmasıdır.
İnterneti çağımızda vazgeçilmez bir araç olarak tanımlayabiliriz. Bu nedenle aşırı ve işlevsiz internet kullanımına bağlı ruhsal bozukluklar da giderek artmaktadır. Dolayısı ile özellikle riskli gruplar olaraktanımlanan ergenler ve genç erişkinler taranmalı ve tanı alanlar psikiyatri hekimlerince tedavi edilmelidir. Diğer bağımlılıklarda olduğu gibi internet bağımlılığında da öncelikle kişiye ve aileye psikoeğitim verilmelidir. Daha sonra da kişinin ek psikiyatrik tanısının varlığına göre uygun tedavinin uygulanması gerekmektedir.